anne karnında bebeğin boyunun uzun olması için ne yemeli
Bebeklerinanne karnında uzun süre hareketsiz kalması bebeğin genellikle uyku döneminde olduğunu göstermektedir. Bebeğin uzun süre hareketsiz bir şekilde kalması kesinlikle endişeye düşülecek bir durum değildir. Fakat bebek hareket sayımları hem tıbbi olarak doktorlar için hem de gebe anne için önemlidir.
Doktor anne ile babanın kan gruplarını saptar ve gebelik süresince annenin kanındaki anti Rh antikorunun düzeyini indirekt Coombs testi ile araştırır. Eğer çocuklarda eritroblatosis fetalis görülürse, kandaki bilirubini ve tehlikeli antikorları dışarıya atmak için çocuğun kanı tamamiyle değiştirilir (Exchange
İşteanne karnında bebek gelişimi. BEBEĞİN ANNE KARNINDA BÜYÜME AŞAMALARI. 1.AY. Döllenmiş yumurta büyüdükçe, etrafında yavaş yavaş sıvı ile doldurulan su geçirmez bir kese
Normaldeyusyuvarlak olması gereken gebelik kesesi düşükten hemen önceki dönemde düzensiz hale gelebilir ve yine sıklıkla kesenin etrafında az miktarda kan birikimi olur. Bozulmuş gebelik ifadesi genellikle bu durumu tarif etmek için kullanılır. Siyanid toksisitesinden korunmak için uzun süreli nitroprusidden
Gecepaketleri kapsamında verilen cepten internet faydaları saatleri arasında kullanılabilir. 24 haftalık bebek anne karnında kaç kilo olur 24 haftalık bebek anne karnında kaç kilo olurGünlük veya haftalık 1GB, 2GB ve 3 GB tarifene ek internet paketleri için hemen tıkla GUN1 yazip 'e Avea woops ek internet paketi faturasız.
Site De Rencontre Amoureux Gratuit 2013. Giriş Tarihi 1505 Son Güncelleme 1506 ABONE OL Bir bebeğin cinsiyeti daha gebelik oluştuğu andan itibaren genetik olarak bellidir ancak bunun dışarıdan gözle veya ultrasonla bakılarak belli olması için bebeğin belli bir büyüklüğe ulaşması gerekir. Ultrason ile bebeğin cinsiyeti en erken 3. ay bittiğinde yani 13 hafta civarında anlaşılsa da bu her zaman mümkün olmaz genellikle 16-17 haftalarda daha net izlenir. 20. haftaya yaklaştıkça cinsiyet en net şekilde değerlendirilir. Nadiren cinsiyet tespitinde yanılmalar olabilir, bir ay sonraki ultrason incelemesinde cinsiyet farklı görülebilir. Bu durum genellikle erkek bebeğin penisinin izlenmemesi durumunda olur. Yani bebeğin cinsiyeti erkek olarak tespit edilmişse yanılma pek olmaz çünkü penis izlenmiştir. Ancak kız denilen bebeklerde yanılma daha sıktır çünkü penisin görülememesi kız olduğu yanılgısını yaratabilir. Ultrasonografi dışında gebelik sırasında amnosentez anne karnından amnion suyu alınması veya, koryon villus biyopsisi, kordosentez gibi yöntemlerle yapılan kromozomal incelemelerde de bebeğin cinsiyeti kesin olarak izlenir. Bu incelemelerde dişi XX veya erkek XY kromozomal yapısı izlenir. Bunların dışında evde cinsiyet belirleme testleri üretilmiştir. Bu testler %80 oranında doğru cinsiyeti belirleyebilse de bazı sakıncalarından dolayı önerilmemektedir ve bazı ülkelerde yasaklanmaktadır. Kaynak
Anne karnındaki bebeğin kansız kalmasına neden olabilecek birçok sebep vardır. Anne karnındaki bebekte, eritrosit olarak adlandırdığımız hücreler, anneden oksijeni almak için bebeğin kanında dolanırlar. Bu hücrelerin bazen anneden kaynaklı enfeksiyon, Rh Rh uyuşmazlığı gibi, bazen ise bebek kaynaklı Kan hastalıkları ve tümörler gibi sebeplerle yıkılarak miktarı azalabilir, bu da bebekte kansızlığa sebep olabilir. Kansızlığa Sebep Olan Faktörler Anne karnındaki bebekte kansızlığa sebep olabilecek faktörlerin birden fazla olduğunu belirten Perinatoloji Uzmanı Doç. Dr. Ali Ekiz bu faktörleri sıraladı Bebekteki Bazı Hastalıklar Bebeğin kan üretimindeki yetersizliğe bağlı hastalıklar olabilir. Bunların içerisinde anne karnındaki bebeğin kemik iliği hastalıkları sayılabilir. Bebeğin Kan Hücrelerinin Yıkılımına Neden Olan Durumlar Yapılmış kan hücrelerinin yıkılmasına sebep olacak faktörlerdendir. Annenin kanındaki savunma hücreleri bebeğin kanını yabancı olarak algılar ve saldırıya geçer. Yani anneden geçen antikorlarla bebeğin kan hücrelerinin yıkımı gerçekleşebilir. Kan uyuşmazlıklarının içerisinde en sık bilineni, Rh Rh uyuşmazlığıdır. Ancak birçok alt uyuşmazlık tipi vardır. Diğer eritrositlerin yıkımına sebep olabilecek hastalıklarda aynı tabloya neden olabilir. Örneğin; bebekte bir damarsal problem veya teratom gibi bir tümör varlığında kan hücreleri o damarların içerisinden geçerken de yıkılıp bebekte kansızlığa sebep olabilir. Enfeksiyon Hastalıkları Diğer en sık görünen sebepler arasında enfeksiyon hastalıkları yer alır. Annede meydana gelebilecek bazı enfeksiyon hastalıkları bebeğe bulaşarak, bebekte kan yapımını durdurabilir. Bunların başında “Parvovirüs B 19” dediğimiz enfeksiyon hastalığı gelmektedir. Ruh Uyuşmazlığı Nedir? Eritrosit denilen hücrelerin azalmasına neden olan birçok etken vardır fakat en çok bilineni RH uyuşmazlığıdır. Rh eritrosit denilen kırmızı kan hücrelerinin kimliğini tanımlayan bir antijendir. RH uyuşmazlığı; anne adayıyla eşi arasındaki kan grubu uyuşmazlığına verilen isimdir. Örneğin anne adayı RH negatif, baba adayı da RH pozitif olduğu zaman, bebeğin kan grubu RH pozitif olabilir. Böyle bir durumda anneden bebeğine geçen, antikor denilen maddeler, bebeğin kan hücrelerinin yıkımına sebep olabilir ve bebek anne karnında kansız olabilir. Bu durumda biz Perinatologlar bebeğin kansız kaldığının araştırılması için “indirekt coombs” olarak adlandırdığımız testi yaparız. İndirekt coombs testinin sonucu negatif çıkarsa ek bir şey yapılmadan takibe devam edilir. Bu test pozitif çıkarsa, annedeki antikorlar oluşmuş ve bebeğe zarar verme ihtimali var demektir. Bu nedenle artık bu gebelikler çok risklidir ve çok yakın takip gerektirir. Bu problemi yaşayan gebelerin takibinin, indirekt coombs testi pozitif saptandıktan sonra bir Perinatolog tarafından yapılması çok önemlidir. Büyük olasılıkla da bu tür gebeliklerde anne karnındaki bebeğe kan verme işlemi yapılır. Göbek Kordonuna İğne ile Giriliyor… Bu saydığımız sebeplerden hangisi olursa olsun, bebekte kansızlık meydana geldiği zaman, bebeğin yaşama tutunabilmesi için tek çaresi bebeğin damarına girilerek kan verilmesidir. Bu işleme “intrauterin transfüzyon” denir. İntrauterin transfüzyon için, bebeğin kritik seviyeye kadar kansız kalmış olması gerekir. Perinatoloji uzmanı tarafından takip edilen bebeklerde bazı ölçümler yapılarak bebeğin kansız kaldığı, sadece ultrason muayenesi ile anlaşılabilir. Müdahale kararı verildikten sonra bebeğin göbek kordonundaki damarına iğne ile girilerek, öncelikle işlem sırasında ne kadar kansız kaldığını anlamak için bir kan örneği alınır. Bu analiz edilir ve bu analiz sonucunda da bebeğe ne kadar kan verileceği netleştirilir. Bir Kez Yapılan Bir İşlem Değil! Anne karnında kan verilmesi, bir kez yapılan bir işlem değildir. Verilen eritrositlerin, yani kan hücrelerinin ömrü kısa olacağı için, ortalama 2-3 hafta içerisinde tekrar tekrar işlem yapmak gerekebilmektedir. Birden fazla işlem yapılacağı için çok yoğun ve yakın takip gerektirir. Bu hastalık süreci zor bir süreçtir fakat sağlıklı sonuç imkansız değildir. Defalarca kan transfüzyonu yaparak tamamen sağlıklı bir şekilde bebeği kucağımıza alma ihtimalimiz çok yüksektir. Etkin ve başarılı bir tedavi yöntemidir. Doğum 35-36 Haftada Gerçekleşiyor Anne karnında kan nakli yapılan bebekler diğer bebeklere göre biraz daha erken doğurtulması planlanan bebeklerdir. Anne karnında kan nakli yapılmış bebeklerin doğum zamanlamasına perinatoloji uzmanları karar vermelidir. Ortalama 35-36 hafta civarında doğum gerçekleştirilir ve anne karnındaki kan nakli işlemi 20. haftadan itibaren etkili şekilde yapılır. 20. haftanın öncesinde ki transfüzyon işlemleri, bebeğin göbek kordonunun çok küçük olması sebebiyle teknik olarak daha zordur. Ancak imkansız değildir. Uygun zamanda doğumu gerçekleştirilen bebeklerin ailelerinin, doğum sonrasında bebeğin yönetilebilecek 3. düzey bir yeni doğan yoğun bakım ünitesinin olduğu bir hastaneyi tercih etmesi gerekir. Çünkü doğum sonrasında bu bebeklerde sarılık daha yaygın görülür. Doğumun ardından yine bebeklere kan vermek gerekebilir. Ayrıca kan dışında bazı özel ilaçlarla bebeklerdeki kan yıkımının engellenmesi gerekebilir. Yoğun bakımda yatış süreçleri, her şey yolunda gidip bebek zamanında doğsa bile bazen haftalarca uzayabilmektedir. Fakat bazen bazı bebekler de, bir kere transfüzyon ile sağlığına kavuşarak, yoğun bakıma girmeden anneyle birlikte eve taburcu edilebiliyor.
Bebeklerin doğmadan önce duyularının gelişmemiş olduğu ve verdikleri tepkilerin tamamen tesadüfi, refleks hareketlerden ibaret olduğu düşünülürdü. Ultrasonografi ve diğer inceleme yöntemleri sayesinde bugün, bebeğin beş duyusunun gebeliğin en erken aşamalarında gelişmeye başladığını, verdikleri tepkilerin aslında oldukça anlamlı yanıtlar olduğunu biliyoruz. Anne karnındaki yaşam sırasında en son gelişen duyu sistemi görmedir. Fetusun 25. haftadan önce görsel uyaranlara duyarlı olmadığı bu haftadan itibaren ise giderek artan bir şekilde ışık gibi görsel uyaranlara güçlü yanıtlar verdiği gözlenmiştir. Göz kapağı hareketleri de yine bu dönemde göz kapakları 26. haftaya kadar farklı olarak uterus ışığı geçirme konusunda güçlü bir engel görevi görür ve bebeğin ışıktan etkilenmesi engellenir. Bebeğin gözleri 26. haftaya kadar kapalı olmakla birlikte anne adayının karnı üzerine uygulanan güçlü bir ışık kaynağına yanıt verir. Gerçekte rahim içi mutlak karanlık değildir. Tıpkı sesleri geçirdiği gibi ışığı da geçirmektedir. Bu nedenle bebek gündüz ile geceyi rahatlıkla ayırt karnındaki bir bebeğin görme işlevini test etmek olanaksızdır. Ancak erken doğan bebeklerde yapılan incelemeler 28 -34 haftalar arasında doğan bebekler incelendiğinde bu bebeklerin objeleri yatay ve düşey düzlemde 31-32. haftadan itibaren takip edebildiklerini göstermektedir. 33-34. haftada ise bu takip yeteneği zamanında doğmuş bir bebeğinki ile aynıdır. 33. haftadan itibaren bebeklerin göz bebekleri ışığa tepki vererek büyüyebilir ya da küçülebilir. Anne karnındaki bebekler de tıpkı bizler gibi suyun içinde gözlerini uzun süre açık tutamazlar. Bebek uyumasa da göz küresini korumak için gözlerini açar ve kapatır. Doğmamış bebeğe dışarıdaki ışığın sadece yüzde biri ulaşır. Ancak bu miktar doğmamış bebeğin renkleri algılaması ve belleğine kaydetmesi için yeterlidir. Özellikle kırmızı tonlar daha iyi algılanır. Bebeklerin kırmızı renge karşı olan zaaflarını bu şekilde açıklanabilir. Sonuç olarak fetus eskiden sanıldığı gibi duyuları az gelişmiş bir canlı değildir. Aksine çok erken dönemlerden itibaren duyuları gelişmeye başlar ve çevresini tanıyarak hafızasında bilgileri depolar. Yani bebek doğduğunda herşeyden habersiz, savunmasız bir ""yavru"" değil, kendine zararlı olabilecek uyaranlar konusunda az da olsa çeşitli tecrübeler edinmiştir ve fetal yaşamına ait çeşitli anılarla dünyaya gelir. Bu nedenle gerek ses, gerek ışık, gerekse dokunma gibi uyaranların bebeğe ölçülü olarak uygulanmasında fayda vardır.
Anne ve baba adayları gebelik süreci boyunca bebeklerini kucaklarına alacakları günün heyecanını yaşıyor. Bu tatlı heyecanın yanında, bebeklerinin dünyaya sağlıklı gelip gelmeyeceği endişeleri de doğuma kadar sürüyor. Diğer organlar gibi bebeklerin beyin gelişimi de anne karnında başlıyor. Prof. Dr. İlhan Elmacı, gebeliğin ilk aylarında başlayan bebeğin beyin gelişimi ve yapılması gerekenler hakkında bilgi verdi. Gebeliğin ilk ayları bebeğin beyin gelişimi için çok önemli Anne karnındaki bebeğin beyin ve sinir gelişiminin en önemli periyodu 4. ve 10. haftalar arasıdır. Bu dönemin ilk zamanlarında anne adayı gebeliğinin farkında olmayabilir. Diğer organlarla birlikte bebeğin beyin ve sinir sistemi gelişiminin gerçekleştiği bu kritik zaman diliminde annenin kullandığı ilaçlar, beslenme durumu ve ruh sağlığı çok önemlidir. 0-3 yaş döneminde bebeklerde uyku ve beyin gelişimi Bebeğin beyin gelişimi için en iyi koruyucu folik asit Bebeğin beyin ve sinir sisteminin gelişimi gebeliğin ilk aylarında başlasa da gebelik boyunca sürmektedir. Anne ve babanın genetik durumundan doğuma kadar her koşul bebeğin sinirsel ve bedensel gelişimini etkileyebilmektedir. Gebelik öncesi ve gebelik süresince kullanılan folik asit, bebeği olası beyin hastalıkları ve omurilik rahatsızlıklarından koruyan en iyi vitamin olarak bilinmektedir. Folik asit eksikliğinde organ ve doku gelişiminde yetersiz kalınabilmektedir. Hatta hidrosefali ya da omurilik gelişim bozuklukları gibi rahatsızlıklara neden olabilmektedir. Gebelik planlı gerçekleşmişse önceden folik asit alımına başlamak daha faydalı olmaktadır. Böylece bebeğin gelişimi için gerekli olan folik asitin annenin vücudunda yeterli oranda bulunması sağlanmaktadır. Gebelikte hayati önem taşıyan folik asitin hekimlerce önerildiği durumlarda ve oranlarda kullanılması gerektiği unutulmamalıdır. Bebeğinizin beyin gelişimi için beslenmenizi ihmal etmeyin Gebelikte bebeğin gelişimi için folik asit tek başına yeterli olmamaktadır. Bunun yanında sağlıklı ve çeşitli beslenme ile su alımına dikkat etmek gerekmektedir. Sadece belli vitamin ve minerallerin alımı yeterli görülmemelidir. Protein ve enerji içeren gıdalar ile taze meyve-sebze tüketmek bebeğin sağlıklı gelişimi adına önemlidir. Kişilik anne karnında şekillenmeye başlıyor! Hamilelikte ne yapmalı? Bunların yanı sıra ağır olmayan egzersizler ve ruh hali de bebeğin beyin gelişimde önemli etkenler arasında bulunmaktadır. Bu konularda mutlaka kadın hastalıkları ve doğum doktorlarından yardım alınmalıdır. Bebeğin beyin gelişimi testlerle takip edilebilir Gebelik sırasındaki tüm testler bebeğin sinir sistemi ve beyni ile ilgili bilgi vermektedir. Sinir sisteminin normal gelişebilmesi için gebeliğin sağlıklı ilerlemesi çok önemlidir. Buradaki en önemli konu, bebekte kalıtsal hastalık olmamasıdır. Bununla ilgili gebelikte yapılan kan testleri ve ultrasonlar önem taşımaktadır. Gebeliğin 11-14. haftalarında yapılan ikili ve 16-18. haftasında yapılan üçlü testler bebeğin olası bir genetik problem taşımasındaki riski belirtmesi açısından önemlidir. Burada alınacak sonuçlarda riskli bir durum görülürse farklı testlerde yapılabilmektedir. Son zamanlarda gündeme gelen fetal DNA analizi de bu konuda adı geçen testlerden biridir. Bebeğin anne kanına geçen DNA’sının analiz edilerek bakılan bir testtir. Ayrıca bebeğin genetik yapısının çıkarıldığı amniyosentez, koryosentez ve koryok villüs biyopsisinin sonuçları da beyin gelişimi ile ilgili direkt ve önemli bilgiler vermektedir. Hamilelikte asla yapmamanız gereken 8 beslenme hatası! Bebeğin beyin gelişimide risk durumu MR ile tespit edilebilir Gebelik takibinde yapılan ultrason görüntülemeler bebeğin sinir ve beyin gelişimi için çok önemli bilgiler vermektedir. Beyinin temel yapısı ve ventrikül adı verilen beyindeki karıncıkların genişliğinin belirlenmesi için önemlidir. Ayrıca omurga bütünlüğü de ultrason görüntülemelerle az bir yanılma payı ile saptanabilmektedir. Gebeliğin 21-22. haftalarında yapılan ayrıntılı USG bebeğin sinirsel gelişimini göstermektedir. Riskli gebeliklerde çocukta bir sorun olduğu şüphesi varsa gebelikte MR çekilebilmektedir. Bu bebeğin sinirsel gelişimini daha net olarak göstermektedir. Ancak MR uygun hastalara uygun koşullarda çekilmesi durumunda faydalı olmaktadır. Beyin hastalıklarına erken cerrahi müdahale hayat kurtarıcıdır Bebeğin sinirsel gelişiminde sorun olabileceği düşünüldüğünde, aileyi karşılaşabilecek sorunlar hakkında bilgilendirmek gerekmektedir. Doğumdan hemen sonra bebeği değerlendirip, düzeltici cerrahi tedavi planlanacaksa kazançların ve risklerin aileye anlatılması gerekmektedir. Bebeklerde, omurilik kaynaklı kese ile doğum meningosel, meningomyelosel ve beyindeki su karıncıklarının gelişmesi olarak tanımlanan hidrosefali, en sık karşılaşılan sinir sistemi problemleridir. Bu problemlerin cerrahi olarak çözümü mümkündür ancak hastaları yakın takip etmek gerekmektedir. Hamilelik döneminde bebeklerde zeka gelişimi için neler yapılabilir? Tekrarlayan ameliyatlar gerekebilmektedir. Kese ile doğan bebeklerde ilk aşamada keseler kapatılmakta, ilerleyen zamanlarda omurga veya gergin omurilik için ek cerrahi düzeltmelerin yapılması gerekmektedir. Hidrosefali hastalarında beyindeki fazla suyun ince yumuşak hortumlarla karın boşluğuna aktarılması işleminin gerçekleştirildiği şant ameliyatı gerekmektedir. Yapılacak tedavilerin vakaya özel olduğu, her hasta için değişik bir yol seçilebileceği bilinmelidir.
Anne karnındaki bebeğin hareketleri nasıl sayılır? Bebek hareketlerinin sayılması ve kayıt altında tutulması, gebelikle ilgili önemli ipuçları sağlarken bebeğin sağlık durumu hakkında da bilgi vermektedir. Bebek hareketlerini saymak aslında oldukça kolaydır. İlk gebeliği olan anne adayları kafa karışıklığı yaşayabilse de, gebelik haftaları ilerledikçe bebeğin hareketlerini daha kolay sayabileceklerdir. Yaygın olarak kullanılan bebek hareketi sayma yöntemleri ise Bebeğin hissedilen her hareketi sayılmalı ve not edilmelidir. Saatlerin de not alınması, hareketleri arasında ne kadar süre olduğunu belirlemek için önemlidir. Bebeğin 10 hareketi sayıldığında genellikle 2 saat dolmuştur. Yani bebeğin 2 saat içerisinde 10 defa hareket etmesi gerekmektedir. Bebeğin hareketleri erken gebelik haftalarında sayılamaz. Bunun sebebi ise bebeğin kaslarının henüz annenin hissedebileceği kadar güçlü olmamasıdır. Bu sebeple de gebelikte bebek hareketleri 28. Haftadan itibaren sayılmaktadır. Gebelik riskli ise 24. Haftadan itibaren sayılması gerekebilir. Bebek normalde 2 saatte 10’dan fazla hareket ediyorsa ancak gün boyu 10 hareket hissedilmediyse mutlaka bir uzmana başvurulmalıdır. Bebeğin hareket sıklığı ne olmalı?Bebek anne karnında ne zaman hareket etmeye başlar?Bebek hareketleri anne için ağrıya yol açar mı? Bebek hareketleri nasıl hissedilir? Bebeğin hareket sıklığı ne olmalı? Bazı anne adaylarının bebekleri daha hareketli olabilirken, bazı anne adaylarının bebekleri daha sakin mizaçlıdır. Bu sebeple de bebek hareketleri için diğer gebeliklerle kıyas yapmak oldukça yanlıştır. Anne karnındaki bebeğin hareketleri her geçen gün değişebilir. Bebek büyüdükçe içerisinde hareket edebileceği alan kısıtlanır. Bebeğin anne karnında uyuduğu da akıldan çıkarılmamalıdır. Anne adayları gebeliğin 28. Haftasından itibaren bebeğin hareketlerini sağlıklı ve net bir şekilde hissedebilmektedir. Bebekler aslında günde 100-150 defa anne karnı içinde hareket eder ancak anneler bu hareketlerden yaklaşık olarak 10-20 tanesini hissedebilir. Gün boyu bebeğin 10-20 hareketini hissetmek normaldir. Dikkat edilmesi gereken, her bebeğin kendine has hareket etme alışkanlığı olduğu ve anne adayının bu hareketlerde bir değişiklik sezdiğinde mutlaka bir uzmana başvurması gerektiğidir. Bebek anne karnında ne zaman hareket etmeye başlar? Anne karnındaki bebeğin hareketleri oldukça erken gebelik haftalarında hareket etmeye başlar. Ancak bebeğin kas yapısı oldukça zayıf olduğu için anne adayı bu hareketleri hissetmez. İlk gebeliklerde bebeğin hareketlerini hissetmek, daha zordur. Ancak annenin ikinci ya da üçüncü gebeliği ise gebeliğin daha erken haftalarında bebek hareketlerini hissedebilir. İlk gebeliğine hamile olan anne adayları gebeliğin 24. Ve 28. Haftaları içerisinde bebek hareketlerini hissedebilir. İkinci ya da üçüncü çocuğuna hamile olan anneler ise 16. Haftadan itibaren bebek ve bağırsak hareketlerini ayırt edebilmektedir. Bebeğin hareketleri 26. Ve 28. Haftalar arasında hissedilmiyorsa mutlaka bir uzmana başvurulmalıdır. Bebek hareketleri anne için ağrıya yol açar mı? Bebek hareketleri nasıl hissedilir? Bebeğin hareketleri, her anne adayında farklı şekilde hissedilmektedir. Bazı anne adayları bebek hareketlerini mısır patlaması ile özdeştirirken, bazı anne adayları kelebek ya da kuşun kanat çırpması gibi bir his olduğunu ifade etmektedir. Zayıf olan anne adaylarının bebek hareketlerini hissetmesi, kilolu anne adaylarına göre daha nettir. Hamilelik döneminde bebeğin hareketlerini belirlemek için uygulayabileceğiniz yöntemler aşağıdaki gibidir Bebeğin hareketlerini saymaya başladığınızda mutlaka saati not edin. Her hareketini sayın. Sayı 10’a ulaşabiliyorsa artık saymayı bırakabilirsiniz. 10 hareketten sonra saate bakın. Hamilelik haftaları ilerledikçe 10 dakikada 10 hareket sayılabilir. Bir saat geçmesine rağmen 10 tane hareket sayılamamışsa süt için ya da hafif atıştırmalıklar tüketin ve ardından sessiz ve loş bir odada uzanın. Bu durumda 2 saat içerisinde 10 hareket sayılacaktır. Şayet sayılamıyorsa mutlaka bir uzmana başvurun. Bebeğin hareketlerinin yavaşlaması her zaman sorun olduğu anlamına gelmemektedir. Bebek uyuyor olabilir. Bu aşamada anne adaylarının sakin kalması oldukça önemlidir. Stresli olmak veya gerilmek, bebek hareketlerini duymaya engel teşkil edebilir. Ancak uzun süren hareketsizlik durumlarında zaman kaybetmeden bir uzmana başvurmak en sağlıklısı olacaktır. Konu ile alakalı dış kaynaklar Detaylı bilgi almak için aşağıdaki bilgilerden bizlere ulaşabilirsiniz. Mail Cep Tel 0532 325 30 08 Asistan Tel 0535 761 60 97
anne karnında bebeğin boyunun uzun olması için ne yemeli